kayseri tarihi eserleri
kayseri tarihi
kayseri mimar sinan
kayseri sabancı
kayseri çeşmeler
kayseri kaleler
kayseri camiler
kayseri turizm
kayseri resimler
kayseri fotoğraflar
kayseri manzaralar
kayseri görüntüler
kayserikültür
kayseri sanat
kayseri hanlar
kayseri kervansaraylar
kayseri konaklama
kayseri otel
kayseri pansiyon
kayseri yurt
kayseri erciyes
kayseri kayak
kayseri ekonomi
kayseri sanayi
kayseri ticaret
kayseri organize
kayseri tarım
kayseri hayvancılık
kayseri konut
kayseri emlak
kayseri kiralık
kayseri satılık
kayseri araç
kayseri arsa
kayseri sağlık
kayseri hastahanesi
kayseri eğitim
kayseri okul
kayseri lisesi
kayseri gül
kayseri ulaşım
kayseri haber
kayseri haritası
kayseri doğa
kayseri gezi
kayseri tatil
kayseri coğrafya
kayseri iklim
kayseri nüfus
kayseri
kayseri tarihi
kayseri mimar sinan
kayseri sabancı
kayseri çeşmeler
kayseri kaleler
kayseri camiler
kayseri turizm
kayseri resimler
kayseri fotoğraflar
kayseri manzaralar
kayseri görüntüler
kayserikültür
kayseri sanat
kayseri hanlar
kayseri kervansaraylar
kayseri konaklama
kayseri otel
kayseri pansiyon
kayseri yurt
kayseri erciyes
kayseri kayak
kayseri ekonomi
kayseri sanayi
kayseri ticaret
kayseri organize
kayseri tarım
kayseri hayvancılık
kayseri konut
kayseri emlak
kayseri kiralık
kayseri satılık
kayseri araç
kayseri arsa
kayseri sağlık
kayseri hastahanesi
kayseri eğitim
kayseri okul
kayseri lisesi
kayseri gül
kayseri ulaşım
kayseri haber
kayseri haritası
kayseri doğa
kayseri gezi
kayseri tatil
kayseri coğrafya
kayseri iklim
kayseri nüfus
kayseri
Ulu Câmi: On ikinci asır Selçuklu eserlerindendir. 1135’te yapılan eser 1,5 m toprağa gömülüdür. Melih Mehmed Gâzi tarafından yaptırılmıştır. Çeşitli zamanlarda tâmir gören eser ilk orjinal yapı özelliğini kaybetmiştir.
Yanında türbe ve medrese vardır. En eski Türk eserlerinden ve Anadolu’daki ilk Türk câmilerinden olup, minâresi Türkiye’nin en uzun minârelerindendir. On sekizinci asrın sonlarında Reîsülküttâb Râşit Efendi yanına bir kütüphâne yaptırmıştır. Çok değerli yazma eserleri vardır.
Yanında türbe ve medrese vardır. En eski Türk eserlerinden ve Anadolu’daki ilk Türk câmilerinden olup, minâresi Türkiye’nin en uzun minârelerindendir. On sekizinci asrın sonlarında Reîsülküttâb Râşit Efendi yanına bir kütüphâne yaptırmıştır. Çok değerli yazma eserleri vardır.
Çifte Medrese(Şifaiye Gıyâsiye Medresesi): Biri medrese biri hastâne olmak üzere, bitişik iki yapıdan meydana gelmiştir. Dünyada ilk tıp fakültesidir.
1205’te Selçuklu Sultanı Gıyâseddîn Keyhüsrev kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan adına vasiyeti üzerine vakıf olarak yaptırmıştır. Kapısı ince işlemeleri ile Selçuklu taş işçiliğinin ilginç örneklerindendir. Hastâne kısmının duvarına bitişik Gevher Nesibe Sultan Türbesi vardır.
1205’te Selçuklu Sultanı Gıyâseddîn Keyhüsrev kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan adına vasiyeti üzerine vakıf olarak yaptırmıştır. Kapısı ince işlemeleri ile Selçuklu taş işçiliğinin ilginç örneklerindendir. Hastâne kısmının duvarına bitişik Gevher Nesibe Sultan Türbesi vardır.
Bu harâbeler Erdemli, Doğanlı, Araplı ve Göreme’dekilerle aynı özelliği taşır. Başköy’deki büyük kiliseye yer altı kanalları ile bağlıdır. Hepsi fresklerle süslüdür. Kayabaşı Mağaraları: Bünyan ilçesi yakınında olup, ilk çağlara âit sanat izleri bulunur. Roma Mezarı: Sahabiye Medresesi yanında M.Ö. üçüncü asra ve Romalılara âit bir mezardır.
Fraktın Yazılı Kabartmalar: Develi ilçesi Fraktın köyü yakınında kayalar üzerinde Hititlere âit yazı ve resimlerdir. İmamkullu Kabartmaları: Develi ilçesinin İmamkullu köyü yakınındadır. Büyük bir kaya (Şimşek Kaya) üzerine yazılmış hiyeroglif yazılar ve kabartma resimler Hititlere âittir. Yemliha Kartalı: Kayseri müzesinde bir Hitit eseridir. Yekpâre granit taştan yapılmıştır. 2 metre 20 cm yükseklikte ve 4 ton ağırlıktadır.
Fraktın Yazılı Kabartmalar: Develi ilçesi Fraktın köyü yakınında kayalar üzerinde Hititlere âit yazı ve resimlerdir. İmamkullu Kabartmaları: Develi ilçesinin İmamkullu köyü yakınındadır. Büyük bir kaya (Şimşek Kaya) üzerine yazılmış hiyeroglif yazılar ve kabartma resimler Hititlere âittir. Yemliha Kartalı: Kayseri müzesinde bir Hitit eseridir. Yekpâre granit taştan yapılmıştır. 2 metre 20 cm yükseklikte ve 4 ton ağırlıktadır.
Kapuzbaşı Şelâlesi: Kayseri’ye 170 km mesâfede, ilin güney sınırındadır. Torosların Hacer bölgesinde, yüksekliği yer yer 70 ilâ 150 metreyi bulan kayalardan çıkıp aynı adlı bir çayı meydana getiren şelâleler, Kayseri ve civârının en önemli tabiat harikalarından birisidir.
Bir vâdide yükselen kayalıklara eski Türkçede “kapuz” adı verildiği için şelâleler bu adla anılmaktadır. Türklerin bahar mevsiminde buraya gelip şelâlelerin başında kopuz çaldıkları için bu adı aldığını nakledenler de vardır. Yedi ayrı kaynaktan çıkan sular, meydana getirdikleri şelâleler ile seyredenleri âdeta büyülemektedir.
Bir vâdide yükselen kayalıklara eski Türkçede “kapuz” adı verildiği için şelâleler bu adla anılmaktadır. Türklerin bahar mevsiminde buraya gelip şelâlelerin başında kopuz çaldıkları için bu adı aldığını nakledenler de vardır. Yedi ayrı kaynaktan çıkan sular, meydana getirdikleri şelâleler ile seyredenleri âdeta büyülemektedir.
İç Kale, Selçuk Sultanlarından 1.Alaeddin Keykubad tarafından 1224 yılında yaptırıldı. Kale'nin yapılış tarihini daha eskiye, Bizans dönemine götürenler de vardır. Ancak, birçok araştırmacı, burasının Selçuklular zamanında bugünkü şeklini aldığını söylerler. Kale, büyük bir ihtimalle, dış baskılara, şehri zaman zaman yağmalamak isteyenlere karşı korumak maksadıyla yapılmıştır.
Kurulduğundan beri, ticari hüviyeti yüksek olan şehirde, tacirler ve zenginler olduğu için, hemen her işgal ordusu Kayseri'ye göz dikmişti. işte, bu saldırılar için kesin çözümü kale sağlamaktaydı. Yüksek duvarlarla çevrili olan bu binanın etrafında hendekler vardı ve bu hendeklere de su verildiği için buraya yabancıların girmesi hayli zordu.
Ayrıca, üstündeki gözetleme kuleleri burasının sürekli stratejik önemi taşıyan bir yerleşim alanı oldugunu da göstermektedir. Kalenin iki kapısı da devamlı kontrol altında tutuluyordu. Kayseri'nin Osmanlı'ların eline geçmesi üzerine, Fatih Sultan Mehmet, kale içerisindeki Camiyi yaptırdı. Yanına da bir çeşme inşa ettirdi. Ancak bu çeşme zamanla ortadan kayboldu.
Kurulduğundan beri, ticari hüviyeti yüksek olan şehirde, tacirler ve zenginler olduğu için, hemen her işgal ordusu Kayseri'ye göz dikmişti. işte, bu saldırılar için kesin çözümü kale sağlamaktaydı. Yüksek duvarlarla çevrili olan bu binanın etrafında hendekler vardı ve bu hendeklere de su verildiği için buraya yabancıların girmesi hayli zordu.
Ayrıca, üstündeki gözetleme kuleleri burasının sürekli stratejik önemi taşıyan bir yerleşim alanı oldugunu da göstermektedir. Kalenin iki kapısı da devamlı kontrol altında tutuluyordu. Kayseri'nin Osmanlı'ların eline geçmesi üzerine, Fatih Sultan Mehmet, kale içerisindeki Camiyi yaptırdı. Yanına da bir çeşme inşa ettirdi. Ancak bu çeşme zamanla ortadan kayboldu.
Surlar, Miladi 5.Asırda, Bizans imparatoru Jüstinyen tarafından yaptırılmıştır. O dönemde dış akınlara karşı yaptırılan surlar oldukça yüksek ve genişti. Kalıntılarından da anlaşılacağı üzere sığınma yerleri gözetleme kuleleri ve burçları bulunan bu surlar, döneminde de şehri kuşatma görevini devam ettirmiştir. O yıllarda saldırılarda zaman zaman tahrip olmuşsa da, bunları 1. Alaeddin Keykubat onartmıştır. Bugün modern bir şehrin kurulduğu bu surlar içerisinde, eskiden 19 mahalle vardı.
Surlar’ın Güney köşesinde Yoğunburç, o dönemki tabiriyle ''Pasban'' (bir karakol) kuzey köşesinde ikinci Pasban yer alıyordu. Ana giriş kapısı kuzeyde olan surların bu kapısını Meydan kapısı deniliyor ki, şimdiki iki Kapılı Meydan Camii ile Kale'nin arasında bulunuyordu. Diğerleri ise, Yeni Kapı, Sivas Kapısı, Kiçikapu, Boyacı Kapısı adlarını almaktadır. Surlar'ın sadece kuzey ve doğu cephelerinden bazı kalıntılar bulunmaktadır.
Surlar’ın Güney köşesinde Yoğunburç, o dönemki tabiriyle ''Pasban'' (bir karakol) kuzey köşesinde ikinci Pasban yer alıyordu. Ana giriş kapısı kuzeyde olan surların bu kapısını Meydan kapısı deniliyor ki, şimdiki iki Kapılı Meydan Camii ile Kale'nin arasında bulunuyordu. Diğerleri ise, Yeni Kapı, Sivas Kapısı, Kiçikapu, Boyacı Kapısı adlarını almaktadır. Surlar'ın sadece kuzey ve doğu cephelerinden bazı kalıntılar bulunmaktadır.
Eski-Kayseri Malatya yolu üzerinde Bünyan'ın Karadayı köyünde bulunan Kervansaray , Selçuklu dönemi özelliklerini gösterir. Han, yazlık ve kışlık olmak üzere açık ve kapalı iki kısımdan meydana gelmiştir. Kışlık (kapalı) kısım Sultan 1. Alaeddin Keykubad devri, (1219-1236) sonlarında, avlu kısmı ise (1240) yılında Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, Atabey Emir Celaleddin Karatay tarafından yaptırılmıştır.
Kervansarayda kışlık kısmın yanı sıra, avluya açılan kapalı odalar, Mescid ve Hamam yapıları bulunur. Hanın giriş kapıları, Mescidi, çörtenleri avluya açılan eyvan üzerindeki süslemeleri oldukça önemlidir. Bitkisel geometrik motifler yanısıra, hayvan ve insan tasvirleri de dikkati çeker. insan tasvirlerini giriş kapısı (portal) üzerinde palmet dalları arasında görebiliriz. Masifduvarları ve destek kuleleriyle kale manzarası hakimdir.
Kervansarayda kışlık kısmın yanı sıra, avluya açılan kapalı odalar, Mescid ve Hamam yapıları bulunur. Hanın giriş kapıları, Mescidi, çörtenleri avluya açılan eyvan üzerindeki süslemeleri oldukça önemlidir. Bitkisel geometrik motifler yanısıra, hayvan ve insan tasvirleri de dikkati çeker. insan tasvirlerini giriş kapısı (portal) üzerinde palmet dalları arasında görebiliriz. Masifduvarları ve destek kuleleriyle kale manzarası hakimdir.
Kayserilde 1859’da inşa edilmiştir. Büyük bir çarşıdır. Vali Muammer Bey 1910'1u yıllarda bu çarşının üst kısmını yıktırarak açtırdı. Ancak, bu durum çarşının tahribatını hızlandırdı. Ağır kış şartlarında burasını koruma imkanı olmadığı için çarşıdaki yıkılmalar arttı. Bunun üzerine 1980’li yıllarda burada yeniden bir onarım programı uygulamaya konuldu.
1990’da tamir edilen bölümlerden bir kısmı açıldı. İnşaatın büyük bir bölümü tamamlanmış durumdadır. Kalan kısmın tamamlanması için çalışmalar sürdürülmektedir. Vakıflar tarafından kontrolü üstlenen çarşı aslına uygun olarak inşa edilmektedir. Cumhuriyet alanının güney cephesini kaplayan, Kale ile Bürüngüz Camiinin arka kısmında 100 bin metrekareye ulaşan bir alanda yeralan Kapalı Çarşı, Günümüze sağlam ulaşabilen ve onarımıyla ayakta kalabilen önemIi bir tarihi eserdir.
1990’da tamir edilen bölümlerden bir kısmı açıldı. İnşaatın büyük bir bölümü tamamlanmış durumdadır. Kalan kısmın tamamlanması için çalışmalar sürdürülmektedir. Vakıflar tarafından kontrolü üstlenen çarşı aslına uygun olarak inşa edilmektedir. Cumhuriyet alanının güney cephesini kaplayan, Kale ile Bürüngüz Camiinin arka kısmında 100 bin metrekareye ulaşan bir alanda yeralan Kapalı Çarşı, Günümüze sağlam ulaşabilen ve onarımıyla ayakta kalabilen önemIi bir tarihi eserdir.
Yamaç paraşütü : Kayseri ili sınırlarındaki Ali Dağı, il merkezine 15 dk. uzaklıktadır. Kayseri elverişli coğrafyası ile yamaç paraşütünün yanı sıra, kayak, bisiklet gibi diğer sportif turizm çeşitlerine de olanak sunar.,,
Erci Ünivesitesi'ndeki Sivil Havacılık MYO, Ali Dağına hafta sonları eğitim uçuşları düzenlemektedir. Kalkış Pistleri ; 600 ile 750 irtifa farkına sahip, birisi güney, diğeri kuzey rüzgarlarına uygun iki kalkış pisti mevcuttur. Stabil rüzgarlarda tepenin dik ve düzgün eğimi saatlerce yelken yapmaya elverişli,ancak türbülanslı havalarda dikkatli olmak gereklidir. İniş Pistleri: Tepenin önünde rahatlıkla iniş yapılabilecek alanlar bulunmaktadır.
Erci Ünivesitesi'ndeki Sivil Havacılık MYO, Ali Dağına hafta sonları eğitim uçuşları düzenlemektedir. Kalkış Pistleri ; 600 ile 750 irtifa farkına sahip, birisi güney, diğeri kuzey rüzgarlarına uygun iki kalkış pisti mevcuttur. Stabil rüzgarlarda tepenin dik ve düzgün eğimi saatlerce yelken yapmaya elverişli,ancak türbülanslı havalarda dikkatli olmak gereklidir. İniş Pistleri: Tepenin önünde rahatlıkla iniş yapılabilecek alanlar bulunmaktadır.
Kayseri Kalesi : Şehir merkezinde, Kayseri surları ve kalesi geniş bir alana sahiptir. Roma İmporaloru III. Gordianus zamanına (M.S 238-244) ait sikkelerdeki bilgilere göre bu tarihte Kayseri'de surların inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bizanslılar döneminde Justinian şehri koruyabilmek için esas suru daraltmıştır. Kayseri Kalesi iki bölümden ibarettir: Dış kale, iç kale. Dış kalenin önemli bir bölümü yok olmuştur.İç Kale, hiç bir yönden dış kale ile bağlı bulunmamaktadır. Müstakil bir yapı durumundadır. Doğu ve güney kısmında ayrı biçim ve kuruluşta iki kapısı vardır.
Sonradan Cumhuriyet Meydanına bakan üçüncü bir kapı daha açılmıştır. Kale içi, kuyumcular tarafından çarşı olarak kullanılmakta olup; ayrıca Fatih dönemine ait Kale Camisi bulunmaktadır.
Sonradan Cumhuriyet Meydanına bakan üçüncü bir kapı daha açılmıştır. Kale içi, kuyumcular tarafından çarşı olarak kullanılmakta olup; ayrıca Fatih dönemine ait Kale Camisi bulunmaktadır.